Doğum sonrası depresyon (postpartum depresyon)

  1. Ana Sayfa
  2. Psikiyatri
  3. Doğum sonrası depresyon (postpartum depresyon)
Doğum Sonrası Depresyon

Doğum Sonrası Depresyon Nedir ve Nasıl Gelişir?

Doğum sonrası depresyon (postpartum depresyon) şeklinde bilinen, doğumdan sonra görülen mutsuzluk, enerji kaybı, sinirlilik belirtileriyle seyreden bir psikolojik rahatsızlıktır. Ciddi durumlarda, bebeğe zarar vermek, sanrılar (hezeyan) ve varsanılar (hallüsinasyon) da görülebilir. Doğum sonrasında, artan veya azalan bazı hormonlar ve beyindeki biyolojik faktörlerin buna yol açtığı bilinse de bunların yanı sıra psiko-sosyal faktörler de önem arz etmektedir. Hamilelik dönemini çok sağlıklı geçirmiş bir kadının doğum sonrasında bu rahatsızlığı geliştirme olasılığı daha azdır. Dolayısıyla aslında doğum sonrası süreçler hamilelik dönemindeki stresler ile ilişkilenmektedir. Son dönemde yapılan araştırmalar, postpartum depresyonun gelişim risklerini artıran hamilelik dönemi faktörlerini incelemiştir. Bu araştırmaların sonuçlarına göre, postpartum depresyon terimi peripartum olarak değiştirilmiş, yani yalnızca doğum sonrası değil doğum sürecinin tamamında görülebilecek bir depresyon belirleyicisi olduğunda karar kılınmıştır.

Hamilelik ve Doğum Sürecinde Psikolojik Sağlık Açısından Neler Yapılabilir?

Hamilelik, bir kadının psikolojik, sosyal ve mesleki hayatında birçok değişime yol açabilecek ciddi bir süreçtir. Bu yüzden, bu sürece hazır olmak önem taşımaktadır. Hamileliğe hazır olmakla ilişkili olarak son yıllarda bazen abartılı düzeye ulaşacak algılar yaratılmaktadır. Sosyal medya veya internet yolu ile idealleştirilen bir süreç olarak gösterilen hamilelik, bireyin kişisel farklılıklarına göre değişebilmekte, kişi kendisinin yaşadığı zorlukları anormal olarak görebilmektedir. Örneğin, her çift hamilelik haberine aynı şekilde tepki veremeyebilir. Şaşırma tepkisi, evrimsel olarak kişide donma, hareketsizlik veya hissizlik olarak ortaya çıkabilir. Hamilelik haberi beklenmedik bir zamanda geldiğinde çiftlerden biri veya her ikisi bu durumda hiç bir şey hissedemedikleri, o halde kötü ebeveynler oldukları düşüncesine kapılabilir. Oysa birkaç gün öncesinde hayatınızda olmayan kocaman bir yaşam değişikliğine uyum sağlamak zaman alacaktır. Çiftlere burada tavsiye edilebilecek şey, birbirlerine karşı anlayışlı olmaları, olumsuz duygularını çekinmeden ve yargılanma korkusu olmadan birbirleri ile paylaşabilmeleridir. Çiftler birbirlerini bu keyifli ama zorlukları olan sürece alıştırmak için çaba göstermeli, gerektiğinde bilgilendirici kitaplar okuyup kurslara katılmalıdır. Ancak şu da unutulmamalıdır: her bireyin hamilelik süreci biricik olduğu gibi her ailenin oluşumu ve yapısı da biriciktir. Çok hevesli olmayan ebeveynler olarak kendinizi yaftalamak yerine, eğer bu çocuğu dünyaya getirmeye karar verdiyseniz ona ısınmak, hazır hale gelmek için neler yapabileceğinizi konuşun.

Sürprizlere hazırlıklı olmak

Bir diğer faktör olarak, her ne kadar hazır olursanız olun, bu sürecin sürprizler ile dolu olduğunu unutmayın. Kendinizi normal doğuma çok hazırlasanız bile son anda gelişebilecek bir durum sonucunda doğumun sezeryanla yapılmak zorunda kalınabileceğini de aklınızda tutmalısınız. Dolayısı ile, bu sürecin size getirebilecekleri konusunda esnek olabilmeniz, psikolojik olarak sağlıklı kalabilmenize yardımcı olacaktır. Araştırmalar, karşılaşılan zor hayat olayları ile başa çıkabilmekte, psikolojik olarak esnek olabilmenin, kendini ve duygularını kabul edip gerektiğinde yardım istemenin önemine dikkat çekmektedir. Son olarak, hamile kadın bireylerde yakınları tarafından görülen yukarıda bahsedilen semptomlar olduğunda veya bireyin kendisi bu semptomları rapor ettiğinde bir ruh sağlığı uzmanından destek alınması önemlidir. Kişinin sadece hormonal değişimlerinin getirdiği geçici bir durum olarak görülmemeli, hayat kalitesini etkileyen herhangi bir durumda yardım alınmalıdır.
Avatar

admin

Şu Tarihten Beri Yazarımız:  17 Ağustos 2018