Depresyon Nedir? Ne kadar Yaygındır? Tedavisinde Ne Yapılır?

  1. Ana Sayfa
  2. Depresyon
  3. Depresyon Nedir? Ne kadar Yaygındır? Tedavisinde Ne Yapılır?
man-2734073_1920
Günümüzde, ruh sağlığı alanında en çok karşılaşılan hastalıklardan biri olan depresyon, 4. yüzyılda ilk olarak Hipokrat tarafından “melankoli (melancholia)” sözcüğü kullanılarak tanımlanmıştır. “Depresyon” terimi ilk olarak 17. yüzyılda kullanılmıştır. Latince “deprimere” 
kelimesinden kökenlenmekte ve “alçakta olmak, bastırmak” anlamlarına gelmektedir.

Klinik açıdan depresyon nedir?

Klinik açıdan bakıldığında depresyon, kişinin sürekli bir çökkün duygudurum, üzüntü, karamsarlık, enerjisizlik, hemen hemen bütün ilgi uyandırıcı aktivitelere karşı ilgisizlik, iştah kaybı veya fazla yemek, konsantrasyon güçlükleri ve süregiden intihar düşünceleri gibi belirtiler ile ortaya çıkmaktadır. Tanı klinik görüşme ve gerekli görülürse psikolojik testler kullanılarak konulur.

Depresyonun yaygınlığı nedir?

Dünya genelinde depresyonun yaygınlığı değişken değerlere sahip olmakta, %4 ila %20 arasında değişmektedir. Türkiye’de yapılan çalışmalarda ise %8 ile %20 arasında rapor edilmektedir. Bu demektir ki, kabaca, ülkemizde yaşayan her 5 kişiden biri hayatının bir döneminde depresyon geliştirmektedir. Kadınlarda erkeklere oranla en az 2 kat fazla görülen bu hastalık, yaş ortalaması olarak en fazla orta yaşlı bireyleri etkilemektedir. Depresyonun; biyolojik, genetik ve psikososyal bir çok nedeni olduğu ve bunların hepsinin birleşimi ile ortaya çıktığı bilinmektedir. Beyindeki kimyasal sistemdeki aksaklıkların depresyona sebep olabileceği yönünde tıp alanında bir çok araştırma yapılmaktadır. Genetik faktörler açısından bakıldığında, birinci derecede akrabalarında depresyon tanısı almış birisi olan bir bireyin depresyon geliştirme riski 3 kat fazladır.

Depresyonun nedenleri?

Tüm bunların yanında, genetik faktöre sahip her bireyin depresyon geliştirmediği de bilinmektedir. Bu durumda, etkili olan daha çok farklı psikolojik ve sosyal faktörün olduğu açıktır. Uzmanlar, kişilik özelliklerinden olumsuz duygulanıma yatkın olmanın, çocuklukta ilgisiz bırakılmış veya koşullu ilgi almış olmanın depresyona zemin hazırladığını düşünmektedir. Ayrıca, çocuklukta akran zorbalığına maruz kalmak, aile içi şiddete maruz kalmak depresyon riskini arttırır. En riskli olarak ise cinsel istismara maruz kalmanın, ileriki yaşlarda depresyon geliştirme riskini artırdığını söylemektedir. Depresyona risk oluşturan diğer faktörlere bakıldığında, erkeklerde çalışmamak veya yetecek kadar para kazanamamanın bir risk faktörü olduğu, kadınlarda ise çalışmanın getirdiği yükün depresyona sebep olabildiği bulunmuştur. Ayrıca, çalışıp çalışmamanın yanında iş ortamındaki zorluklar, sosyal destek, çabanın altında maaş alınması ve iş ortamındaki zorbalık gibi faktörler de depresyonun gelişmesini etkilemektedir. Tüm bu risk faktörleri, kişinin çevresindeki olayları olumsuz algılamasına, öz saygı ve özgüvenlerinin düşmesine, kendileri değersiz ve suçlu hissetmelerine yol açabilmektedir.

Depresyonun tedavisi nasıl yapılır?

Tedavisinde ilaç tedavisi ve psikoterapi uygulanır. Depresyonun tedavisinde en yaygın ve etkili terapi yöntemlerinin Bilişsel Davranışçı Terapi, Psikoanalitik Terapi, Duygu Düzenleme Terapisi, Şema Terapi gibi terapi ekollerinin olduğu bilinmektedir. Terapilerde genellikle kişinin çevredeki uyaranları negatif algılaması, kendisini değersiz ve suçlu görmesi, geçmişte yaşadıklarının etkisinden kurtulamaması, duygularını söylemek yerine bastırması gibi problemler üzerine çalışılmaktadır. Tedavinin sonucunda, kişinin eski işlevsellik düzeyine geri dönmesi, veya daha sağlıklı bir psikolojik hal edinmesi, özgüven ve öz saygısının artması, kendisine hedefler edinebilmesi, yaşam kalitesinin artması, duygularını sağlıklı biçimde ifade edip sağlıklı ilişkiler kurabilmesi amaçlanmaktadır.
Avatar

Uzman Psikolog Büşra Yıldırım

Şu Tarihten Beri Yazarımız:  5 Ekim 2018