İyi bir Psikiyatrist, Psikolog ya da Psikoterapist olmak için gereken özellikler nelerdir?

  1. Ana Sayfa
  2. Psikolog
  3. İyi bir Psikiyatrist, Psikolog ya da Psikoterapist olmak için gereken özellikler nelerdir?
iyi-terapist-ozellikleri
Bu yazıda iyi bir terapist ve psikiyatrist olabilmek için gerekli ruhsal özellikler ve becerileri anlatmaya çalışacağım. Psikiyatrist ya da terapist olmak için nasıl bir eğitim gerektiğini başka bir yazımda anlatmıştım.

Psikiyatri ve Psikoloji alanlarının özel durumu

Psikiyatri ve psikoloji biliminin ilgi alanı olan ruhsal yapı insan bedenindeki en karmaşık sistemdir. İnsan beyninde yüz milyara yakın sinir hücresi yani nöron bulunuyor. Her bir sinir hücresi on bin diğer sinir hücresiyle kimyasal bağlantılar kuruyor. Bu da toplamda bin trilyon bağlantı anlamına geliyor. On dokuz milyon cilt kitap ya da on terabayt veri karşılığında bir depolama kapasitesinden söz ediyoruz. İnsan psikolojisi söz konusu olduğunda bu karmaşık yapıya herhangi bir insanın yaşamındaki sonsuz çeşitlilikteki yaşam olayları da eklenerek ruhsal yapı ortaya çıkıyor. Bu durumun psikiyatrist ya da psikolog olmakla ilgisini merak ediyor olmalısınız.

Psikolojik sorunların belirsizliği

Yukarıdaki çeşitlilik ve karmaşık yapı nedeniyle Psikiyatrik hastalıklar ve psikolog sorunlar diğer tıbbi hastalıklardan farklı olarak sınırları daha belirsiz durumlardır. Hatta bu nedenle hastalık kelimesi yerine bozukluk ya da sendrom kelimeleriyle tanımlanmaları daha uygundur. Bu belirsizlik nedeniyle sınıflandırma sistemlerinin şimdiki netliğine kavuşmadığı psikiyatrinin ilk dönemlerinde aynı hastaya farklı psikiyatristler tarafından farklı tanı koyma olasılığı daha fazlaydı. DSM ve ICD sınıflandırma sistemleri günümüzde psikiyatristler arasında ortak bir dil oluşturmuş ve farklı tanılama olasılığını da düşürmüştür. Bununla birlikte psikiyatrik hastalıklar her zaman kitaplardaki gibi gelmez karşınıza. Bu durumda psikiyatristin ya da terapistin hastayı danışanı anlayabilmesi ciddi bir teorik bilgi birikiminin yanı sıra sezgilerini de kullanmasını gerektirir. Bilgi birikimi olmayan bir uzman ne kadar güçlü sezgileri olursa olsun bu karmaşa içinde kaybolacaktır. Yalnızca bilgi birikimi olan birisi ise olgular kitaplardakine benzemediğinde sezgilerini kullanmazsa kaybolur. Sonuç olarak psikiyatrist, psikolog, terapist yani ruh sağlığı ile çalışan uzmanlar adeta bir sanat icra ederler. Başka bir yazımda da söylediğim gibi her görüşme bir sanat eserine dönüşür. Kişiye özel icra edilmiş bir sanat eserine! İyi bir psikiyatrist ya da terapist olabilmek için sanatçı bir yanınız olması gerekir ve sezgileriniz güçlü olmalıdır.

Psikiyatrist ve Psikologlar ruhsal açıdan sağlıklı mıdır?

Gelelim ruh sağlığı alanında çalışmak için olmazsa olmaz başka bir konuya: uzmanın kendi ruh sağlığı meselesine. Sık sorulan bir soru da psikiyatristlerin psikologların ruh sağlığı nasıl olmalıdır sorusudur. Yıllardır psikiyatri ve psikoloji topluluğu içindeyim. Bence psikiyatristler ve psikologlar içinde ruhsal sorunları olanların sayısı hiç de az değil. Psikiyatrist ve psikoterapistlerin ruh sağlığı hakkında Psychology Today internet sitesinde yayınlanan bir yazı da benim kanaatimi destekler mahiyette. Psychology Today’deki yazıda da belirtildiği üzere bu mesleği icra edenler içinde henüz mesleğe başlamadan önce örselenenlerin sayısı hiç de az değil.

Psikiyatrist ve Terapistin hastalarından etkilenmesi

Ayrıca günbegün bu mesleği icra edenler birçok sorunlu insanla karşılaşıyorlar. Elbette sürekli olarak sorunlu insanlarla çalışmak da terapistleri olumsuz etkileyebiliyor. Marmara depremi olduğu sırada Ege Üniversitesi Psikiyatri Kliniği’nde çalışıyordum ve bir süre depremzedelerin başvurduğu poliklinikte çalıştım. Gün boyunca hastaların maruz kaldığı travmalarını dinliyordum. Göçük altında günlerce kalanlar, en sevdikleri insanları kaybedenler. Yalnızca birkaç ay sonra ufak bir sarsıntıda deprem olduğunu hissetmeye başlamıştım bile. Deprem bölgesine yardım için giden psikologların da benzer şikayetler yaşamaya başladıklarını sonradan öğrendim. Benzer bir tecrübeyi de uzmanlık tezimi hazırlarken yaşadım. Tezim kanser hastalarındaki depresyon tanısıyla ilgiliydi. Ölümle yüzleşen çocuk yaşlı her yaştan yüzün üzerinde hastayla üç ay gibi kısa bir süre içinde psikiyatrik görüşme yaptım. Bu hastaların bir kısmı bu durumla ancak tanılarını inkâr ederek baş edebiliyorlardı. Kanser hastalarının yakınları bile hastayla konuşmaya cesaret edemiyor ve uzak durmayı tercih ediyorlardı. Empati yapmak zor bir iştir. Geçici olarak da olsa kendinizi bir başka insanın yerine koymaktan söz ediyorum. Bir hastayı ancak bu şekilde anlayabilirsiniz. Empati yaptığınız kişi ölümle yüzleşen birisi ise sonuçlarını siz tahayyül edin. Bir süre sonra rüyamda kanser hastalarını görmeye başlamıştım. Kendi meslek hayatımdan verdiğim bu iki örneğin de ortak yanı belirli bir hasta grubundan çok sayıda hastayı kısa bir süre içinde görmek durumunda kalmam. Neyse ki meslek hayatım boyunca genellikle farklı hasta gruplarından hastalarla çalıştım ve benzer bir durumla bir daha karşılaşmadım. Yine de hastalarımın beni hiç etkilemediğini söyleyebilir miyim? Hayır, tam olarak nasıl olduğunu bilemesem de etkilenmiş olmalıyım. Psikiyatrist ve psikologlar ruhsal sorunları olanlardan etkilenirler. Siz de bu meslekleri seçmeyi düşünüyorsanız, gerektiğinde kendiniz için yardım almak zorunda kalacağınızı dikkate almalısınız.

Terapist olmanın olumlu tarafı

Terapist olmanın terapistin ruh sağlığı açısından olumlu etkileri de vardır. Örneğin, terapist hastalarına yardımcı olmaya çalışırken kendi önyargılarıyla yüzleşir. Özel yaşamında kendisinden tamamen farklı düşünen insanlara karşı tolerans gösterebilmeyi başarır. Bazen kendi yaşadığı sorunlara benzer sorunlar yaşayan hastaları olur ve adeta kendisine dışardan bakma fırsatı bulur. Irvin Yalom hasta öykülerini anlattığı kitabında “şişman kadınları sevmediğini”, kendisi için zorlayıcı da olsa şişman bir kadını terapiye alarak kendi ön yargısıyla uğraşmaya karar verdiğini anlatır.

Terapistin süpervizyon alması

Hastayı anlamak için terapist kendi duygularını bir araç olarak kullanır. “Bana böyle hissettirdiğine göre hasta yansıtma savunma mekanizmasını kullanıyor” şeklinde özetlenebilecek bir teknikten bahsediyorum. Terapist hastaya öfkelenebilir ya da fazla şefkat gösterebilir. Bu duyguları kontrol ederek hasta lehine bir araç olarak kullanır. Ancak terapist eğer kendi geçmişinden getirdikleriyle hastanın yansıttıklarını ayırt edemiyorsa çok büyük bir hata yapabilir. Örneğin fazla şefkat göstererek hastaya fazladan zaman ayırabilir, bu durumda farkına varmadan bağımlı bir hastanın bağımlılığını desteklemiş olur. Hastanın sorunları terapistin de yaşadığı ve bastırdığı meselelerse bu durumda hasta adeta terapistin kör noktasına düşmüştür. Bu durumda da hastaya yardımcı olması güçleşir. Buna benzer sorunların üstesinden gelebilmek için terapistin zaman zaman başka bir terapistten süpervizyon alması gerekebilir. Böylece hem hastasına daha iyi yardımcı olur hem de kendisi gelişir. Kendi sorunlarıyla baş edebilen bir terapist hiç sorunu olmayan (eğer böyle biri varsa!) birine kıyasla daha iyi bir terapist bile olur. Özetlemek gerekirse terapist olabilmek için mükemmel bir ruh sağlığınız olması gerekmez ama sorunlarınızı fark etmeniz ve üzerinde çalışmaya hazır olmanız gerekir.
Avatar

Mehmet Akif Ersoy

Şu Tarihten Beri Yazarımız:  19 Ağustos 2018

Psikiyatrik hastalıkların farmakoterapi (ilaç tedavisi) ve analitik yönelimli psikoterapi ile tedavisinde 25 yıllık deneyim.