Dipteyim Sondayım Depresyondayım…

  1. Ana Sayfa
  2. Psikiyatri
  3. Dipteyim Sondayım Depresyondayım…
depresyon-nedir
Dünya Sağlık Örgütü yayımladığı Depresyon ve Akıl Hastalıkları Raporu (2017)  dünya çapında 300 milyondan fazla kişinin depresyonda olduğunu gösteriyor. Bu rakam, dünya nüfusunun 4.3’ ünün depresyonda olduğunu gösterirken bir önceki seneye göre % 18 artış olduğu da gözlemleniyor. Örgüt, bir bu kadar insanın daha anksiyete bozukluğu yaşadığını açıklarken, genelde bu iki rahatsızlığın birlikte görüldüğüne de dikkati çekiyor. Peki Depresyon nedir? Belirtileri nelerdir? Nasıl tedavi edilir? Kişi depresyonda olduğunu kendisi anlayabilir mi? Tatile çıkmak ya da hobi edinmek depresyonun geçmesini sağlar mı? Kişi doktora gitmeden ya da ilaç ya da psikoterapi almadan depresyonu yenebilir mi? Halk arasında Depresyon olarak bilinen Majör Depresif Bozukluk kişiyi “ kör kuyularda merdivensiz bırakan” derin bir üzüntü, umutsuzluk ve karamsarlık halidir. Kişiler her zaman yaptıkları aktivitelerden zevk almamaya başlarlar. Günlük rutinler, basit ev işleri, öz bakımı gerçekleştirmek başa çıkılması zor sorumluluklar, ağır yükler haline dönüşür. Özel zevkler, bireysel ilişkiler, cinsel aktivite de dahil olmak üzere hiçbir şeyden zevk alamazlar.  Umutsuzluk ve çaresizlik duyguları o kadar yoğun olabilir bu durumdan asla kurulamayacaklarını düşünürler. Geleceğe dahil hep karamsardırlar. Bununla birlikte yoğun anksiyete (bunaltı, kaygı) , benlik saygısında düşme, suçluluk duyguları, İntihar düşünceleri ve girişimleri klinik depresyonun tanı kriterleridir. İştah ve kilo kaybı, uyku düzeninde bozukluk, dalgınlık ve unutkanlık Depresif kişilerin çoğunda görülen duygu durum değişiklikleridir. Klinik Depresyon tanısının koyulabilmesi için yukarıda anlatılan belirtilerin tamamının gözlenmesi gerekmez. Belirtilerden bir kısmının günlük işlevselliği bozacak kadar ağır yaşanıyor ise ve durum başka nedenlere bağlanamıyorsa tanı konulabilir. Bu duygu durumunda olan kişiler için çevreden yapılan nasihatler genellikle kaş yaparken göz çıkaracaktır. Halihazırda “beceremiyorum”,  “elimden bir şey gelmiyor”,  “ ben hiçbir şeye layık değilim” düşüncelerine sahip kişinin benlik saygısının daha fazla yaralanmasına, suçluluk duygularının artmasına sebep olacaktır. Bu durumda kişi çevresinden daha fazla kopacak ve kendi kör kuyusuna kapanacaktır. Sevilen birinin ölümü ile yaşanılan Yas sürecinde de depresyonda da izlenebilen belirtiler bulunur. Sağlıklı bir yas sürecinde bu belirtiler zamanla azalarak kaybolur. Genellikle hekim müdahalesi gerekmez. Depresyonda kişinin benlik saygısı azalırken kayıp ardından izlenen depresif durumlarda bu durum gözlenmez. Kendilerini değersiz bulmazlar, ağır suçluluk duyguları da olmaz. Ayrıca işlevsellikte önemli bir kayıp da olmaz. Depresyonun tedavisi nedir? Depresyon genellikle problemin kendisi değil sonucu olarak kabul edilir.  Yani “ateş” değil çıkan “duman”dır. Dumanı dağıtıp ateşi görmenin ilk yolu psikiyatrik müdahaledir. Tedavi sürecinde bu ateşi yakan ve körükleyen tüm Biyolojik/Psikolojik/ Sosyal nedenler ruh sağılığı çalışanları tarafından değerlendirilmelidir. Bununa beraber danışanın işbirliği tedavinin başarısı için hemen hemen kural gibidir. “Günümüzde insan sağlığına; özellikle ruh sağlığına verilen değer giderek çok önem kazanmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre 2020 yılında tüm hastalıklar içinde depresyon birinci sırayı işgal edecektir. Bu nedenle, 21’inci yüzyıla, “ Depresyon Çağı” denmektedir.

Meryem Yalçın

Şu Tarihten Beri Yazarımız:  10 Ekim 2018